Tekerleme Şiir Midir? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir İnceleme
İstanbul’da, her gün karşılaştığım insanları, sokakları ve toplu taşıma araçlarını gözlerken, bazen bir şey fark ediyorum. Yaşamımızı şekillendiren dil, geleneksel normlar, toplumsal cinsiyet anlayışları ve tabii ki, gündelik hayatın içinde hızla kaybolan sesler… Mesela, bir tekerleme duydum diyelim. Bu, bir şiir midir? Yoksa sadece çocuklara yönelik, eğlenceli bir oyun mu? Cevap vermek için önce sokaktaki farklı insanların bakış açılarını biraz daha yakından görmek gerekiyor. Tekerlemeler, toplumun farklı kesimlerine göre farklı anlamlar taşıyor. Toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet açısından nasıl bir yeri var, buna bir göz atalım.
Tekerlemeler: Kısa, Eğlenceli ve Bir O Kadar Derin
Hepimiz çocukken, sokakta, okulda ya da ailede tekerlemeler söyleyerek büyüdük. Bu küçük, ritmik, genellikle saçma ve eğlenceli dizeler, ne kadar basit görünse de bir anlam taşıyor. Ama işin garip yanı şu: Tekerlemeler sadece çocuklar için değil, yetişkinlerin de sıkça kullandığı, günlük yaşamın bir parçası haline gelmiş sözlerdir. Örneğin, sabah işe giderken, toplu taşıma aracında biri “Felek seni neyleyim, ben seni neyleyim?” diye mırıldanıyorsa, bu aslında toplumsal bir normun ve belki de geçmişin izlerinin hâlâ bizimle olduğunun bir göstergesidir.
Bir tekerleme ile karşılaştığımda, bu dilin tarihini, toplumsal cinsiyetle olan bağını, kadın ve erkeklerin hayatındaki rolünü sorgulamak isterim. Hangi gruptan olursak olalım, tekerlemeler aslında toplumsal kodları, cinsiyet rollerini ve dilin gücünü çok iyi yansıtır.
Tekerleme Şiir Midir? Toplumsal Cinsiyet ve Dilin Rolü
Tekerlemelerin en ilginç yanlarından biri, bazen sadece eğlencelik gibi görünen o basit sözlerin, toplumsal cinsiyet rollerine dair ipuçları taşımasıdır. Mesela, “Dondurma yedim, şekere battım, elimde kaldı!” gibi bir tekerleme çocukların ağızlarından dökülürken, aslında bize çocukluk yıllarındaki oyunları, sosyal rolleri ve erkek/kadın ilişkilerini hatırlatabilir. Cinsiyetin toplumsal yapısı, tekerlemelerin biçimini, kullanılan kelimeleri ve söylemlerini etkileyebilir.
Birçok tekerleme, kadın ve erkek rolleri arasında belirgin bir ayrım yapar. Kadınları eve ait, daha pasif rollerle tanımlar, erkekleri ise güçlü ve dışarıda olan figürler olarak betimler. Yani, tekerlemeler sadece çocukları eğlendirmekten çok daha fazlasıdır; toplumsal normları, cinsiyetçi kalıpları da güçlendirir. Sokakta oynayan çocukların tekerlemeleri, bir bakıma erkek egemen kültürün minik versiyonlarını yansıtır.
Çeşitlilik ve Tekerlemeler: Herkesin Kendi Dili
Toplumda çeşitliliğin arttığı, farklı kültürlerin iç içe geçtiği bir dönemde, tekerlemeler de yeni anlamlar kazanmış durumda. İstanbul gibi kozmopolit bir şehirde, her gün karşılaştığımız farklı kültürlerden insanlar, kendi dillerinde tekerlemeler söylerken, aslında toplumsal çeşitliliği de kutluyorlar. Her dildeki tekerlemelerin kendine has bir kültürel anlamı vardır. Ancak bazen bu çeşitlilik, aynı zamanda sosyal adaletin bir meselesine dönüşebilir.
Örneğin, toplumda dilsel ve kültürel çeşitliliği yansıtan tekerlemeler, bazen marjinalleşmiş grupların sesini duyurmasına da olanak tanır. Bir çocuğun sadece oyun oynayarak, kimlik ve kültür oluşturduğunu düşünün. Örneğin, Alevi bir çocuğun “Çekirge, hop hop hop!” dediği bir tekerleme, hem eğlenceli hem de kültürel bir ifadedir. Buradaki çok kültürlü yaklaşımı göz ardı etmek, o çocuğun kimliğini küçümsemek olur. Tekerlemeler, farklı kimliklerin görünür olduğu ve toplumsal cinsiyetin yanında çeşitliliğin de saygıyla ele alınması gerektiği bir alan olabilir.
Tekerlemeler ve Sosyal Adalet: Dilin Gücü
Sosyal adalet açısından bakıldığında, tekerlemeler bazen kimlik politikalarının da bir yansıması olabilir. Bir grup, özellikle marjinalize edilmiş bir topluluk, kendi kimliğini tanıtmak, kendi dilini kullanmak için tekerlemeleri bir araç olarak kullanabilir. Yani, tekerlemeler sadece çocukların söyleyebileceği “basit” bir şey değil; aslında dilin, kimliklerin ve toplumsal adaletin bir yansımasıdır.
Toplumsal eşitsizlikler, bazen çok küçük yaşlarda, çocukların söylediği tekerlemelere de yansıyabilir. Sokakta gördüğümüz bir grup çocuğun “Çözülen düğüm, bağlanan ip” şeklindeki bir tekerlemeyi tekrarlaması, bazen o çocukların çevresindeki toplumsal eşitsizlikleri nasıl birer oyunla aşmaya çalıştıklarının bir işareti olabilir. Bir çocuğun sadece eğlencelik söylediği bu sözler, bir bakıma ona yönelik baskılar ve kimlik arayışlarıyla örtüşebilir.
Sonuç: Tekerlemeler, Şiirden Daha Fazlası
Sonuç olarak, tekerlemeler sadece eğlenceli bir oyun değil, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet açısından derin anlamlar taşıyan unsurlardır. Toplumsal normları, cinsiyetçi kalıpları, kültürel çeşitliliği ve marjinalleşmiş kimlikleri temsil etme kapasitesine sahiptirler. Her tekerleme, bir şiir kadar güçlü bir dil aracıdır. Ve belki de zaman zaman tekerlemelere sadece eğlencelik bir gözle bakmamak, onlara daha derinlemesine yaklaşmak gerekir.
Tekerlemeler şiir midir? Belki de şiirden daha fazlasıdır; çünkü bir tekerleme, o anın dilidir. Eğlenceli olmanın ötesinde, toplumun dilinde var olan tüm çatışmaların, kimliklerin ve kimlik arayışlarının, bir şekilde dilin içinde yankılanan bir yansımasıdır.